Dil Seçiniz

Büyük Ada Gezilip Görülecek Yerler

Büyük Adanın doğal ve gizemli tarihi seni çağırıyor! Detaylı bilgi şehir rehberi sayfasında!

Büyük Ada Hava Durumu

    Büyük Ada

    Büyük Ada İstanbul açıklarında bulunan en büyük ada konumundadır. Eski Yunan dilinde Büyük Ada’nın adı Prinkopos olarak geçmektedir bununla birlikte Büyük Ada’nın eski bir adı da Prens Adaları olarak geçmektedir. Ada’nın nüfusu kış aylarına oranla yaz ayları daha da kalabalıklaşmaktadır. Kış nufusunun yaklaşık iki ya da üç bin olduğu bilinmektedir fakat yaz aylarında Ada’nın nüfusu yedi ya da on bin arasında olduğu tahmin edilmektedir. Ada içerisinde iki adet tepe bulunmaktadır. Bunların bir tanesi Güney diğeri ise Kuzey yamacındadır. Güney yamacındaki tepenin adı Yücetepe olarak geçmektedir, Kuzey yamacındaki tepe ise Manastır Tepe’si olarak geçmektedir. Ada’nın tarihçesi bir çok bilgi içermektedir. Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi ada içerisinde bir çok tarihi eser ve gezilecek bölge bulunmaktadır. Büyük Ada’nın tarihine dair en eski bilgi, Karacabey yakınlarında bulunan ve bir Rum Ortodoks mezarlığı olan bölgede 1930’lu yıllarda Büyük İskender’in babasına ait olduğu düşünülen altın sikkelerin bulunması ve bunların Büyük Ada Definesi olarak geçmesidir. Definenin tamamı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunmaktadır. Büyük Ada Bizans dönemi içerisinde bir sürgün bölgesi olarak kullanılmıştır. Prens Adaları olarak adının geçmesi de bundan dolayı olmaktadır. Büyük Ada ve diğer adaların tamamı Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul fethedilmeden yaklaşık bir ay önce alınmıştır. Burada ilk yapı M.S 6. Yüz yıl içerisinde inşa edildiği sanılmaktadır. Adanın en yüksek tepesinde Aya Yorgi Kilisesi ve Aya Yorgi Manastırı bulunmaktadır.

    Aya Yorgi Kilisesi

    Aya Yorgi Kilisesi, bilinen tarihi itibariyle 1905 yılında inşa edilmiştir. İnşa süresinden yaklaşık dört yıl sonra yani 1909 yılında insanların kullanımına açılmıştır. Kullanıma açılmasının üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen hala insanlar tarafından kullanılmaktadır. İnançlı hristiyanlar tarafından Aya Yorgi Kilisesi hakkında bazı inançlar ortaya atılmıştır. Bu inançlar tüm insanlar tarafından kabullenilmiş ve Aya Yorgi Kilisesine ziyaretlerinde bunları da yerine getirmek için çabalamıştır. Aya Yorgi Kilesesi içerisinde edilen duaların ve tutulan dileklerin kabul edildiğine inanan insanlar büyük bir sayıya ulaşmıştır. Aya Yorgi Kilisesi belirttiğimiz gibi Ada’nın en yüksek tepesi üzerinde bulunmaktadır. Yüksek bir tepede konuşlanmış olan Aya Yorgi Kilisesine çıkmak da bir o kadar zor durumdadır. Sert ve yorucu bir yokuşa sahip olan kilise yokuşu tüm bu sertlik ve yoruculuğun ardından güzel manzarası ve eşsiz bir görüntüsü ile insanı büyülemekte, tüm yorgunluğunu unutturmaktadır. Bu büyük yokuşu yıllar önce ilk defa çıkanlar tarafından batıl bir inanç olarak ortaya atılmış olan ve bugünde bir çok insanın uyduğu yokuşu çıkarken hiç konuşmamak inancı da hala yaşatılmaktadır.

    Aya Yorgi Manastırı

    Aya Yorgi Manastırı ada içerisinde bulunan en eski yapıtlardan biri olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır. Aya Yorgi Manastırı’nın adanın en eski tarihi yapıtlarından biri olmasına rağmen çok iyi korunduğunu ve restorasyon ile bakımının da çok sağlıklı olduğunu söylemek gerekir. Ada içerisinde tarihe inat ayakta duran ve adanın güzelliğine güzellik katan bu manastır on binlerce insanın ziyaretine uğramaktadır. Aya Yorgi Manastırı’nın inşa ediliş tarihi patrikhane kayıtlarına göre bin yedi yüz elli bir olarak geçmektedir. Bu tarihler sırasında inşa edilmiş olan bu küçük kilise içerisinde şapek ve dua etme bölümü halk içerisinde küçük kilise olarak bilinmektedir. Bu tarih içerisinde yapılan hemen hemen her yapıt içerisinde aynı özellikleri görebiliriz. Bu özellikler arasında birden fazla kata sahip olması ve kiremit kullanılması en çarpıcı ve dikkat çekici özelliklerdir. Aya Yorgi Manastırı da iki kata sahip olan ve tamamı kiremit örtülü bir yapıdır. Aya Yorgi Manastırı, Aya Yorgi Kilisesinin hemen ön tarafında bulunmaktadır ve bu ikisi adaya renk katan başlıca en büyük yapıtlardır.

    Büyük Ada Rum Yetimhanesi

    Büyük Ada Rum Yetimhanesi, Ada’nın Manastır Tepesi’nde bulunmaktadır. Manastır Tepesi’nin bir diğer adı da İsa Tepesi olarak geçmektedir. Yunanca da bu isim Hristos olarak da geçmektedir. Büyük Ada Rum Yetimhanesi binası adanın en eski yapıtlarından biridir. Yapılış tarihinin yaklaşık olarak 1898-1899 olduğu bilinmektedir. 1898-1899 yıllardı arasında bir Fransız şirket tarafından otel olarak kullanılması üzerine yapılmış olan Büyük Ada Rum Yetimhanesi, dönemin en ünlü mimarlarından biri olan Alexandre Vallaury tarafından yapılmıştır. Yapı günümüzde boş olarak kullanılsa bile, Rum Ortodoks Patrikhanesi gözetiminde tutulmaktadır. Dünya üzerinde bulunan ahşap binalar içerisinde en büyüğü olduğu iddia edilmiştir. Bu iddialar hala günümüzde devamlılığını sürdürmektedir. Tüm bunların yanın Dünya üzerinde bulunan ahşap ve çok katlı olan ilk bina örneğidir. Alexandre Vallaury bu konu üzerinde de saygın bir mimar olarak tarihe adını yazdırmıştır. Binaya birinci dünya savaşından hemen sonra Kuleli Askeri Mektebi yerleştirilmiştir. Bina yaklaşık olarak bin dokuz yüz altmış yılında kapatılmış ve günümüzde de hala kapalı olarak bulunmaktadır. Büyük Ada Rum Yetimhanesi, ahşap ve karkas sistemi ile inşa edilmiştir. Bina yan bölümleri içerisinde 6 katlı olmasına rağmen orta bölümlerde 5 katlı olmaktadır. Alexandre Vallaury binanın mimarisini heybetli ve gösterişli olarak tasarlasa ve inşa etmiş olsa dahi dış bölümler oldukça sade gözükmektedir. Cephelere bakıldığı zaman bir hareketlilik hissi kazandırılmıştır. Bunun sebebi ise üst üste çıkmalar yapılmasıdır. Büyük Ada’nın tepesinde hemen göze çarpan bu yapı günümüzde harabe olarak gözükse de hala tarihe ve yaşadıklarına inat ayakta durmayı başarmıştır.

    Büyük Ada Hamidiye Camii

    Büyük Ada içerisinde dört adet camii bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de Hamidiye Camii olarak geçmektedir. Hamidiye Camii diğer camilere göre daha gösterişli ve dönemine göre en modern olarak gözüken camilerden biridir. Hamidiye Camii’nin yapımına 1883 yılında başlanmış ve 1895 yılında bitirilmiştir. Camii II. Abdülhamid döneminde yapılmıştır. II. Abdülhamid’in emriyle yaptırılan Hamidiye Camii, dönemin anlayışına ve modernizmine uygun şekilde tasarlanmış ve elektrik bir yapıdır. Kesme küfe taşlarından iki katlı olarak inşa edilmiş olan Hamidiye Camii’nin alt katında iki sütun bulunmaktadır ve düz tavanlı olarak tasarlanmıştır. Caminin yapıldığı ilk yıllarda bu katın Türk çocuklarının okuması ve eğitimini alması için kullanıldığı da bilinmektedir. Camii mekanı kareye yakın, dikdörtgen tabanlı bir yapıya sahiptir. Minaresi ise kesme küfeki taştan yapılmış tek şerefelidir. Camii yapıldıktan kısa bir süre sonra büyük İstanbul depremine maruz kalmış, hasar görmüş fakat hemen onarımı yapılmıştır. Bin dokuz yüz altmış yılında ufak tefek onarımları yapılmış ve kullanımına devam edilmiştir. 1999-2001 yılları arasında ise Hamidiye Camii’nin tamamı restorasyon görmüş ve eski tarihi havasına tekrar kavuşturulmuştur. 2005-2010 yıllarında ise Hamidiye Camii Derneği tarafından bir proje gerçekleştirilmiştir. Bu proje kapsamı içerisinde caminin avlusu yakınlarda bulunan evlerin bahçesi ile birleştirilerek büyütülmüş ve kullanıma açılmıştır. Avlu içerisinde bulunan gereksiz yapılardan arındırılmış olan avlu içerisinde günümüz mimarisine uygun şekilde tasarlanmış olan ve kullanılan bir hizmet binası yaptırılmıştır. Peyzaj çalışmalarının uzun yıllar sürmesi ve bunun sonucunda ortaya güzel bir görüntü çıkartması Hamidiye Camii’yi gezilmeye değer kılmıştır.

    Detaylı bilgi için www.ucakbileti.com.tr

    Yorumlar (1)

    Zeemah

    Ada'yı özlemişim :) İstanbul içinde İst'den uzak bir doğal yaşam var burada, araba bile yok(izin verilmiyor taşıta), havası mis gibi:)

    Yorum Gönder